Kayıtlar

MÜTEŞEBBİS ÜZERİNE

 İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemi yetisi düşünen ve üreten olmasıdır. İnsanın dünyayı anlama çabasının altında büyük bir emek ve yoğun çalışma azminin olması tesadüf değildir. İnsanlık tarihinin izlerini bugün sürdürebiliyorsak geçmişte yaşayanların bize aktardıkları bilgiler ve oluşturdukları mimari yapılar sayesindedir. Onların gayret, azmi ve hırsı olmasaydı bugün dünyanın yapısı tamamen farklı bir halde olurdu. Bu minvalde üretken insanın bize sunduğu bolluk ve bereket üzerine bizim de bunun üstüne daha iyisini eklemleyerek devam etmemiz toplum açısından daha verimli olur. Şahsi yarardan çok içtimai yarar bütün insanlığı kuşatır.  Tarihteki yüksek zekaların bize armağan ettiği bilim ve teknoloji toplumun yararına olduğu için bugün onları hayırla yad ediyoruz. Onlar ilmin kapılarını aralayan ve zorlayan müteşebbislerdi. Bu durumda müteşebbis nedir? Bu sorunun cevabını ararken onun etimolojik kökenine ineceğiz. Aristoteles'in dediği gibi eğer gerçeği öğrenmek istiyorsak

Bitimsiz Bir Devinim: Düşünme

 Düşünme bitmeyen çilenin ürünü, cevheri. Düşünme öncenin, şimdinin ve sonranın hadiseleri üzerinde neden-sonuç bağlamında mantık ilkeleri çerçevesinde bir yargıya, hükme varmaktır. Düşünmenin ilk önemli özelliği kendinle bir hesaplaşmayı göze alabilme cesaretidir. Bu hesaplaşma doğru ve yanlış saptamaları bulmak ve hakikat adına çarpıtma yapmamak demektir. İnsan istemediği şeyleri görmek, duymak ve hissetmek istemez. Düşünce bunları kabul ederek yola koyulmayı bize öğretir. Sonucu ne olursa olsun istemediklerimiz karşısında metanetli olmak ve olanı olduğu gibi kabul etmek zorunda olduğumuz kavratır.  Olanı olduğu gibi kabul etmezsek hülyalar aleminde asûde düşler içerisinde bir yola başvururuz burada artık mantıkî ilkeler yok olur ve hayaller aleminde bir seyir hasıl olur.  Düşünmek bitimsiz bir devinimdir. Her daim devam eder. Zihni kurcaladıkça kurcalar. Şüphe tohumlarını eker. Düşünmek bir ağacın kökleri gibi suya ulaşmak için derine indikçe iner. Sağa sola yayıldıkça yayılır. Düşü

Duam

 Ey her şeyin ilk nedenini bilen her şeyin kökeninde mevcut incelikleri anlayan ve nefisleri ıslah-terbiye eden mutlak kudret sahibi xwedêm. Benim hayretimi arttır. İlmimi arttır. Anlama gücümü yükselt. Kavrama yetimi kemâle ulaştır. Sebebleri doğru zeminde aramayı ve sonuçlara giden yolda doğru çıkarımlar yapmamı sağla. Dünyanın bilinmeyen nice güzelliklerini ve karanlıkta herkes tarafından unutulan küçük ayrıntılara odaklanmayı bana nasip et. Değersiz görülen şeylerde bile değer olduğunu bana unutturma. Beni işimden alıkoyan, önemsiz meşgaleler etrafında dolanmaktan muhafaza eyle. Koru beni her türlü cehalete her türlü tembelliğe karşı. İlmin okyanusuna daldır beni. İlmin lezzetini tattır bana. Taasuptan ve kibirden bizi beri kıl. Nokta-i nazarımda her daim mantık ve felsefe olsun.

Akıl ve Muhayyile

Anlam inşa etme sürecinde kullandığımız iki yetimiz olan akıl ve muhayyile arasındaki farkı öğrenmemiz gerekiyor. Bu yazı akıl ve muhayyile arasındaki farkı tezahür edecek ve anlam verdiğimiz her şeyin kökeninde yatan ilk nedeni bulmanıza vesile olacaktır.  Cümle oluştururken kullandığımız kelimeler ve fiiller aklın mı yoksa muhayyilenin alanına giriyor? Bunu öğrenmemiz gerekiyor. Hangi alan hakkında yazacaksak o alanın terminolojisini kullanmamız gerekir. Bilimsel alanlar için şiir kullanılabilir mi mesela elbette hayır. Düz yazı ve şiir arasındaki fark ve medeniyet oluşturma biçimleri üzerinde yeniden düşünmemiz gerekir. İşte bu yazının amacı akıl ile düzyazı (nesir) ve muhayyile ile şiir (nazım) arasında bir bağlam olduğunu bize işaret ediyor. Akıl ile başlayalım. Akıl nedir? Nerede kullanılır? Ne zaman devreye girer? Sadece Akıl hayattaki problemleri  çözmeye muktedir midir? Akıl, düşünmenin alanıdır. Plan ve deneyim bu alan için vardır. Yılların verdiği birikim, tecrübe ve sınanmı

Liyakatın Felsefesi

Resim
Yapılan işe ehemmiyet verip, üzerinde dirsek çürütüp, ömrünü bir alana adayıp ve değer verip başarılı işler yaptıktan sonra o işin ehli olursun.  İşte o iş ehline ben liyakat diyorum. Liyakat olmadan ciddi işler başarmak imkansızdır. İnsanın yasasına aykırıdır. Liyakat demek can suyu demektir. Yeniden hayata dönmektir. Çarkın işlemesi demektir. Çarkın işlemesinde bozukluk varsa orada rant vardır. Orada kayırmacılık vardır. Kayırmacılık olan yerde liyakat olmaz. İşin ehli olanlara değer atfedilmeyen yerde toplum sıhhat göremez. Ciddi yatırımlar olmaz. Halk akıl sağlığını yitirir. Toplumsallık zedelenir. Kutuplaşma artar. Çirkinleşme vuku bulur. Güvensizlik semptomları baş gösterir. Burada iyi yaşam son bulur. Liyakat değer görülen yerde filizlenir. Sosyal şov peşinde koşmaz. Takipçi kasma ve bir yere yaranma telaşına düşmez. Gerekirse acı reçete uygular ve sonucu bekler. Bazıları hoşnut olmayacak fakat dirayet sahibi insanlar memleketin refahı için bu yolu denemek zorundadır. Liyakat de

muğlak şahsiyet

Resim
Muğlak hisler, tesirsiz sözler, masum bakışlar ve ömürden çalınan zamanlar içinde geçiyor hayatımız. İsterdim ki bu cihana hoş bir iz bırakayım. Hoş sözler ile sevdiklerimin kalbine mührümü vurayım. Gönülden akan sözler ile ilmek ilmek onun gönlüne nakış yapayım.  Vasiyet edeyim en keskin düşlerimi ve düşüncelerimi. Geçmişten aldığım o leziz tatları bayatlamadan geleceğe aktarayım. Maziden an'a andan atiye. Görkemli hayaller ile muhteşem gerçeğe ulaşmanın yollarını arşınlayayım.  Değersiz görülen ne varsa onların içinde en değerlilerini bulup çıkartayım. Harabeye dönmüş, leke çalınmış ve kenara atılmış ne varsa tekrardan yeni bir hüviyet kazandırıp insanlığın hizmetine sunayım. Kaskatı kesilmiş kalpleri çözmek için mucizevi sözleri yerin yedi kat dibinden ve yerin yedi kat üstünden sizlere getirip önünüze sereyim. Saçmalık görülen ne varsa anlam deryasına katıp gökyüzünden tüm tabiata serpiştireyim. Yağmursuz geçen günlerin surete verdiği o mahrum o mağrur ve talepkâr bakışlara som

Tarihî figürler neden yüceltilir?

 Tarihteki figürlerin yüceltilmesi problemi geçmişten günümüze kadar gelen önemli bir tartışma konusudur. Yüceltme mekanizmasının ortaya çıkmasının temel sebebi ise bilinmeyen, öğrenilmeyen üzerinde hiçbir düşünce zahmetine girişilmeyenler tarafından başvurulan kolaya kaçma yoludur. Bilinmeyen konular esrarengiz görülür. Öğrenme zahmetine teşebbüs edemeyenler tarihteki figürleri yüceltirler. Bunun tamamıyla kötü bir yol olduğunu düşünmüyorum çünkü böyle davrananlar her zaman kendilerini emniyette ve güvende hissederler. Bu onları mutmain yapar. Dayatılmış fikirler insanları çoğu zaman mutlu kılar. Düşünce ıstırabı çekmeyenler bu hazır paketler ile yaşamını sürdürürler. Tarihte hep efsane aramak yüksek bir muhayyile ister. Hayallerle tarihten kahramanlıklar çıkartmak aklın dışavurumu değil aksine imgelemin bir yansımasıdır. Yüce, ulu, olağanüstü kavramları usun kavramları değildir. Ya da şöyle diyebiliriz aklını faal hâle getirenler tarafından kullanılmayan sözcüklerdir diyebiliriz. Şar