Sıradanlaşmak Üzerine
Düşünceyle yoğrulmayan her hayat sıradanlaşır. Hakikat namına seyr-û sefer eyleyen dimağ bir çıkmaza girer Doğru ve yanlış burada karışır. Sürekli insan ile temas fikir parıltılarını yok eder. Yaşamın amacına giden yolda havasların zümresi yerine avam takımının neferi olur. Sıradanlaşmak günlük rutin işlerde beceri kazandırabilir lâkin tefekkür aleminin seçkinler tabakasında yerin olmaz.
Fikir işçisinin en büyük alâmet-i farikası yolu yalnız başına yürümeye cesaret etmesidir. Fikirler yolda inşa edilir. Çakıl taşları engel olur fakat menzil her daim ileridedir. Ulaşmak mühim değil mühim olan yolda olmak, fikirlerle çarpışmaktır. Halk ile temasın artması sonucunda fikirler yerine günlük dedikodular ile vakit geçer. Sürekli şikayet ve temenni ile geçen zamanın sarhoşluğuyla telef olur insan.
Sıradanlaşmaktan kurtulmak için öncelikle bir mağaran olmalıdır. İnzivaya çekilecek bir 'benlik' ve 'ruh' burada teskin edilir. Acı, öfke, coşku gibi duygular yatıştırılır ve dindirilir Teskin ve sükûn aynı kökten gelir. Arapça "s-k-n" kökünden gelen "sükûn" durma, dinme, dinleme, ikamet etme anlamına gelir. Mağara ikamet ettiğimiz yerdir. Ruhumuz burada durur. Dinginlik hâli burada ortaya çıkar. Kalabalıklardan kopmak ve kendimize mesken aradığımız yer en yalın hâliyle tek başımıza olduğumuz yerdir. Halkın içinde gerçekliklerle temas etmek zorlaşır. Günlük meşguliyet artar. Zaman içinde eleştirdiğimiz şahsiyetlere dönüşürüz. Buradan kurtulmanın yegâne yolu irade terbiyesini öğrenmektir. Aşırılıktan çok ölçüyü bulmaktır. Aristoteles'e göre iyi yaşam "ölçülü yaşam" dır.
Uyumsuz olma, başkaları gibi ortak hareket edememe başkalarının nezdinde bir zayıflık olarak algılanır ama gerçek şudur ki düşünce adamları yalnız ve aykırı insanlardır. Kırmızı gül tarlasını düşünelim bu tarlanın içinde bir tane nergis çiçeği olsun. Herkesin öncelikle dikkat kesileceği çiçek nergis olacaktır çünkü farklıdır, aykırıdır. Kırmızı güllerin içinde yapayalnızdır ama her şeye rağmen dimdik ayaktadır. Seyredenlere bir mesaj vermektedir "Dışladığınız kadar dışlayın ben hâlâ buradayım benim meskenim, iskân ettiğim yer burasıdır."
Nergis çiçeği örneğini boşuna vermedim. Nergis kelimesi Eski Yunanca'ya dayanmaktadır. "Närkissos" sözcüğü ile eş kökenlidir. Narsizm'de aynı kökten gelir. Narsizm'i bize bir kişilik bozukluğu olarak tanımlarlar, yüksek özgüven, kendini beğenmiş, herkesten üstün gibi olumsuz anlatırlar fakat kendini diğerlerinden farklı görmeyen biri nasıl kendini geliştirebilir? Nasıl sıradanlaşmaktan kurtulabilir?
Biz kırmızı gül tarlasının ortasında kalmış nergis çiçekleriyiz. Sıradanlaşmaya inat 'ben'liğimizi yüceltiriz. Egoyu tavana çıkartırız. Böylece avam takımından sıyrılmış oluruz. Başkasının nazarında hastalıklı ruhlarız ama kendi köşemizde ayrıcalıklı bireyleriz.
Yorumlar
Yorum Gönder