Milletlerin Karakteri Üzerine Bir Deneme

 Gözlemlerime dayanarak bazı milletlerin karakterlerini inceleyeceğim. Bu milletler İngiliz, Alman, Rus, Türk, Kürt ve Arap olmak üzere 6 milletten oluşuyor. Onların mizacını analiz ederken hepsini ayrı ayrı mukayese etmek yerine harmanlayarak, birbirleriyle olan ilişkileri etrafında değerlendirmeye çalışacağım.


Yıllarca turizmde çalışmam nedeniyle onları yeterince izlediğimi düşünüyorum sadece izlemedim aynı zamanda binlerce kişinin elini sıktım, duygularını kavramaya çalıştım onları diğerinden ayırt eden özellikleri öğrenmeye çalıştım. Flu alanları apaçık hâle getirmek için yoğun mesai harcadım da diyebilirim.


Milletlerin karakteri sadece bu çağda bu yüzyılda oluşmadı. Tarihsel gerçeği yok sayarak sosyolojik gözlem yaparsam hatalara neden olabilir bu yüzden tarihsel perspektife de göz ucuyla bu yazıda bakmaya çalışacağım. 


İngilizler ve Almanlar iki Avrupalı millet Rusya ise Avrasya yani hem Avrupa hem Asyalı. Türkler, Kürtler ve Araplar ise Ortadoğu milletleri. Türkiye'yi Avrasya'nın içinde de değerlendirebiliriz fakat düşünce tarzı olarak onu Ortadoğu milletleri içinde analiz etmek daha doğru olacaktır. Görünüşte Türkler Avrupalı gibi ama düşünce de bariz bir şekilde şark dünyasının bir parçasıdır.


İngilizler özgüveni yüksek bir millet. Çocukları bağımsız hareket edebilme kabiliyetlerine sahiptir. Almanlar ise disiplinlidir. Disiplin onlar için yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Almanlara atfedilen bir söz var; "Annelerinin karnındayken disiplini öğrenmişlerdir." Gerçekten öyledir. İngiliz çocukları bazen şımarık olabiliyor ama Alman çocukların şımarık olduğunu görmedim. Bir yetişkin gibi hareket edebiliyorlar. Çoğunlukla utangaç yapıları vardır. Yani çocukları en iyi yetiştiren Almanlardır diyebilirim. Herkes çocuğunu yemeği yemesi için tabletle çizgi film açıp yemek yedirirken Alman ebeveynlerinin böyle yaptığını görmedim daha bilinçli ve daha eğitimli olduklarını resmeden bir realitedir.  


Bir gün bir İngiliz misafir bana en sevdiğin millet hangisi diye sordu bende Almanlar dedim yüzünü biraz buruşturdu ve cevaptan hoşlanmadığını anladım. Tarihten bildiğim kadarıyla İngilizler genellikle Almanları kıskanmışlardır. Bunun nedeni ise modern coğrafyanın, arkeolojinin ve felsefenin kurucuları hep Alman olmasıdır. Hepsi Alman olmasa dahi Almanca yazan ve dönemi değiştiren olmalarıdır. 


Ruslar, Avrupa ve Asya arasında kalan millet. Büyük bir nüfusa sahip 143 milyon. Elitleri ve Aristokratları olduğu kadar fakirlik içinde yaşayan, dışarıyla teması olmayan bir popülasyonu da mevcut. Tatillerini de genellikle Türkiye'yi seçmeleri onlar için daha makul ve ucuz olmasından kaynaklanıyor. Elbette yemeklerin çekici olması da eklenebilir. Rusları belli kategoriye sığdırmak zor. Bazen bir Avrupalı gibi medeni bazen bir taşralı kadar kaba olabiliyorlar. Türkler ve Ruslar bence bu yönden birbirine benziyor. İkisinin de modernleşme çabaları bazı yerlerde krizlere dönüyor. Bu da insan ilişkilerinde kendini açığa vuruyor. Ruslar diğer milletlere göre alkole daha düşkün olduğu açık. Ağır alkolü tercih etmelerinin nedeni coğrafi etmenler olabilir. Votka'yı çok tüketmeleri belki de bu yüzdendir. Almanların birayı, Fransızların şarabı tüketmesi aynı saiklerle açıklanabilir. Bu arada Alkolün mucidi Araplardır. XI. yy'da Endülüs (İspanya ) Arapları tarafından bulunmuştur. (Al-kuhl) Alkolü içmek için değil hastalar için buldular. Zaten haram olduğu için sadece tıpta kullandılar. 


Şark dünyasının kadim milletleri Türkler, Kürtler ve Araplar modernleşme çabaları neticesinde derin krizler ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunun başlıca sebebi geçmişlerindeki yaşam biçimidir. Türkler göçebe, Kürtler dağlı ve Araplar bedevi. İbn-i Haldun'a göre bu milletlerin medeniyete geçmesi zordur. Göçebe olanın yerleşik hayata direnişi, dağlı olanın farklı olana hürmeti, bedevi olanın sükûnete azami duyarlılıkları yok. Bugün bile bunun sıkıntılarını görüyorum demek ki İbn-i Haldun'un tezi doğrudur. Türkler Tanzimat döneminden itibaren Avrupa'yı örnek aldılar. Teknolojiyi direkt alırken Hristiyan kültürüne mesafeli durdular. Sonuçta yüksek kültür her şeyiyle alt kültüre baskın gelecekti. Bunu hazmedemeyen bazı aydınlar ve halkın bazı kesimleri travmatik bir sahnenin içinde kendini buldular. Her şeyiyle kafası karışık bir toplum. Doğu ve Batı arasında sıkışmış. İnkâr ve kabul arasında şakaklarına ağrı girmiş ama her halükârda iyiysiyle kötüsüyle ayakta durmaya çalışıyorlar.


Yukarıdaki tarihî gerçeklik diğer milletlerle karşılaştırınca ne kadar doğru olduğunu göreceğiz. Türklerin giyimi kuşamı Avrupalı gibi hatta makyajı daha abartılı lakin salt görünüş sizi daha medeni yapmaz. İngilizler garsonlara "Sir" derken Türklerin beyefendi demekten kaçındığı görürsün. Hitap şekilleri bazen alçaltıcı bazen kırıcı. İstekleri bitmek bilmez. Şikayetleri fazla. Andan haz alma yetileri yok. Sürekli bir hoşnutsuzluk. Böyle olunca da negatif bir hava zuhur ediyor.  


Türkler, Kürtler ve Araplar israfı sever. İsrafa sözde karşılar ama pratikte sonuna kadar bu olumsuz tutumu sergilerler sonra "Aaa! biz çok aldık israf oldu" der ve çekip giderler. Nedameti bile yapmacıktır.


Kürtler sorunları konuşarak çözmek yerine şiddete başvuran ve huzuru kaçıran bir millettir. Sıcakkanlıdırlar ama sesli konuşurlar, herkesi rahatsız ederler. Sanki hiç özel hayatları yokmuş gibi açık beyan her şeyi kusarlar. Çöpleri yere atar. Vandalizmi sever ama barış naralarını hayatlarında eksiltmezler. Kendi yaşadığı şehirlere saygıları yoktur. Kirletirler şehirlerini ama memleketçilik edebiyatından geri durmazlar sürekli överler doğduğu yerleri. Yardımseverler ama farklılıklara aslında tahammülleri yok. Sürekli onaylanma ihtiyacı hissederler. Eleştiriden dem vururlar ama eleştirilince bir hoşnutsuzluk havası oluşur. Cesurlar. Gerçekten cesurlar. Sesleri iyidir. Müziği severler ama herkesi müziğe dahil etmeye çalışırlar. Türkler, Kürtler ve Araplar yalnız kalabilme yetenekleri yoktur. Sürüye ihtiyaçları vardır. Sohbeti severler. Anlamlı yahut anlamsız olsun konuşurlar iyi zaman öldürürler. Şark dünyası "iyi yaşam" nedir bilmez. Varlık yokluk kavgasında didinip ömürlerini tüketirler. 


İngiliz ve Alman akılcıdır. Türkler, Kürtler ve Araplar daha duygusaldır. Normlara riayet yoktur. Şark kurnazlığı hâlâ mevcudiyetini korumaktadır. Kısa yoldan bir mevkiye ve makama ulaşmak isterler. Adam kayırmanın günah olduğunu bilirler ama bu günahı işlemekten geri durmazlar. İngilizler pratiktir. Almanlar daha idealisttir. Yaşamları doğu halklarına göre sıkıcıdır. Monoton yaşamı doğu bilmez onlar sürekli olağanüstü hâl içinde yaşarlar. Sürekli tetikte dururlar. Ruhsal dengeleri doğal olarak bozulmuştur. Sürekli bir art niyet arama, komplo teorileri ile beslenme onları hastalıklı bireyler hâline getirmiştir. 

Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

VANİTAS VANİTATUM HOMO

HİÇLİK ÜZERİNE DERSLER

HAYAT FAZLASIYLA CİDDİYET İSTER

İNSAN ULAŞAMADIĞI HEDEFİN HAYALLERİYLE YAŞAR

NEREYE GİDERSEM GİDEYİM ORADA BENİ YAKALAYIVERİR HÜZÜN

DİPLOMALI STATÜ GEVEZELİĞİ

ETİK DAVRANIŞLAR ÜZERİNE SAPTAMALAR