Kayıtlar

HER İNSAN BİR TAKLİDİN ÜRÜNÜDÜR

Resim
Gerçekte hiç kimse nev'i şahsına münhasır değildir. Herkes bir taklidin ve taklitlerin ürünüdür. Bu taklitçilik görerek, yaparak ve okuyarak kazanılır. Doğumdan itibaren çevremizle etkileşim halindeyiz. Bu etki-tepki içerisinde yaptıklarımız, gördüklerimiz ve okuduklarımız bizim karakterimizi, mizacımızı oluşturur. Her fikirde olduğu gibi her söylediklerimizde bir taklitçilik bir başkasına meyletme söz konusudur. İşbu ayıplanacak ve küçümsenecek bir vaziyet değildir. Bunun farkında olmak ise meziyettir. Her insanın kendini bambaşka biri olarak tasvir ederken bunun bilincinde hareket etmesi gerekir. Böylece kibir tınısının duyulması engellenmiş olur. Engellenemezse dahi azaltılmış olur. Çünkü her insan kendinde büyütülecek bir erdem bulur. Doğru ya da yanlış olsun. İnsanlar emek verdiği konularda kendini değerli atfederek diğerlerini hafiften küçümser gibi göstermeye çalışır. Söz arasında bunları ona söylemeye çalışırsan bunu da inkâr etmiş olur. Unutmayın kendinizi en iyi bilen ken

MEMLEKETİMİN RENKLERİ 'BİR BAŞKADIR'

Resim
Toplumun kılcal damarlarına nüfuz eden bir dizi üzerine düşünmek ve kültür-sanat gelişimine katkı bulunmak amacıyla bir yorum getirmek artık benim için bir elzemdir. Yaşadığımız muhit, etkileşimde bulunduğumuz çevre ve hayata dokunmak açısından bizi kendimizle yüzleştirme cesareti sağlayan 'bir başkadır' yapıtı son derece önem arz ediyor.  Sınıfsallıktan ötürü 'öteki' hâle gelen her ferdin feryadını işitmek zorundayız. Yoksa  bunun faturası yalnızca bireyi değil topluma sirayet etmesi kaçınılmazdır. Seküler bir ailede doğan bir kişi Paris'i, Roma'yı ve Lizbon'u gezerken kendi yaşadığı ülkesinde  Anadolu'nun ücra bir köyüne gitmemesi, kendi insanına yabancılaşması başka bir trejedidir.  Üstten bakma ve önyargılı bilincin körelttiği çevreler kadar kişisel haklarından mahrum kalanların hikayesi gözler önünde daha çok anlam kazanıyor. Konuşmak ve yazmak belki de tüm meseleyi, sorunları kolayca çözüme kavuşturmayacaktır ama bilinçli bir vatandaşı yetiştirec

LÂF, SÖZ VE KELÂM ÜZERİNE

Resim
Lâf, söz ve kelâm hepsinin farklı bir anlamı olduğu kadar mertebeleri de farklıdır. Hiyerarşik bir yapıya sahiptir diyebiliriz. Sıralamaya alırsak lâf altta, söz ortada ve kelâm en üstte yer alır. Başka bir deyişle söylersek söz nötr bir kavramdır, onun alt dercesine lâf üst derecesine kelâm denir. Eskiden lâf için  bakın ne denilirmiş ''halının altına süpürülen  pislikler, tozlar'' ve bir zamanlar birisi hakkında  lâf söylemiş demek hakaret sayılırmış. Pehlevi dilinde lâf demek boş söz demekmiş. Söz'e gelirsek genellikle en çok başvurulan kelimedir. En çok kullanılan ve en çok duyulan. Beki de bu yüzden hep ortada olan yani herkesçe paylaşılan ve yıpranan kelimedir. Söz için anlaşma yapılır söz için programlar oluşturulur ve en nihayetinde söz için bir araya gelinir. Kıymeti olduğu kadar  lâf ile en çok karıştırılandır.  İlk önce söz vardı. Sözden yazıya geçtik. Söz herkes için. Yazı sadece yazanlar için.  Sözlü gelenek dünden bugüne meşakkatli yollardan geçerek ge

NARKİSSOS HER DAİM KENDİNİ ARAMAKTA

Resim
Narkissos   kendine aşık. Kendinden başka birine tutulamayan bahtsız bir  insan. Her vakit kendi yüzünü arayan bir avare. O, yansımasından başka birini istemiyor. Gölün yanında oturup çehresini izlemekten başka bir işi yok. Bütün işi kendisiyle. Uzakta değil hemen yanı başında hatta içinde ama kendisine ulaşamadığı için ıstırap içinde. Ne ki trajedinin ağır yükü ile yüzleşmekte. Bulutların arasında gibi, sisin o görünmez renginde, havada, daima izlemekte ve izlenmekte belki de bu yüzden her şeyden ümidini kesip kendini temaşa etmekte. Aynada kendini bulmakta. Kendini göremezsem kimseyi göremezsin. Kalbinin içindeki cevheri hissetmedikçe herkese yabancılaşacaksın. Şimdi etrafına bak! Ey bu dünyada kaybolmuş zavallı. Kendini mi arıyorsun yoksa gölgeni mi?

KUSURLU SALVOLAR

Resim
Yaşam oyununda ileri sürdüğüm her kart yenilginin hazin izlerini taşıyordu. * Dünyanın cenneti kütüphanelerdir. * Acınası hayatın bir parçasıyım. * Düşler gibi yaşam da ziyadesiyle buhran dolu. * Yaşamayı bilmediğim, bilemediğim için kitaplar ile hemhâl oldum. Ne ki çaresizce ama aşk ve tutkuyla. * Halkın arasına katılmak sıradanlaşmayı göze almaktır. * İnan, sen kaybettiklerinle insansın. * İnsanlar eleştiri okunu biraz olsun kendi kalplerine yöneltebilselerdi bugünkü meşguliyetleri de farklı olacaktı. * Hamaset ile yol alanın önünü görmesi beyhude bir çabadır. * Bu coğrafyanın kurtuluş reçetesi sadece üç harften oluşuyor: Oku. * Kalıplaşmış yargıların içinde hapsolmanın bedelini yalnız birey değil, toplum da ağır öder. * Bağıran karşısında sesini alçaltmak haklılığın tezahürü değil midir? *  Okudukların seni dönüştürmüyorsa boşa zihnini yoruyorsun. * Sosyal politik bir varlık olmamız her konuda ahkâm kesme hakkımızın olduğunu göstermez. Önce dirayet sonra siyaset. * İdeolojilere bağı

YALNIZLIK ÜZERİNE DERSLER

Resim
Yalnızlık herkese nasip olmaz. Yalın kalmak ve sade hayatın bir parçası olmak yığ ınların de ğ il yüksek bir erdeme sahip olanların isteyeceği bir hayat tarzıdır. Yalnız kalmak insanın elinde olabiliyorken ve faydalı sonuçlar doğurabiliyorken toplum tarafından dışlanıp yalnız kalmak ruhun krizine yol açabilir. Bundan dolayı yalnızlığı ikiye ayırabiliriz. Biri senin elindeyken diğeri senin davranış biçiminin sonucu olarak  yansıyan tutumun adı. Yalnız kalmak insanın gelişimine ve entelektüel hayatın ilerlemesine katkı sağlayabilir. Bu davranış bireyin elinde olduğu için yığınlardan arınıp halvet halinde ilim ile hemhâl olabilir. Yığınlara karşı hayır refleksini gösteremeyen her birey sığ ve yüzeysel olmaktan kendini kurtaramaz. Bu yüzden ilimde derinleşebilenler yani gölleri değil okyanusa dalabilenler her zaman yalnızlığın verdiği verimlilikten faydalanan insanlar olmuştur.  Yalnızlığın nedenini bırakıp sonucuna odaklanırsak burada yalnızlığı her zaman kötü tasvir edenlere karşı bir ce

ETİK DAVRANIŞLARI ÜZERİNE SAPTAMALAR

Resim
Etik, değerler hakkında düşünme, düşünceyi hayata dökme pratiğidir. İyi insan olmak, başkalarının zorlukları karşısında ona yardım etmek, kötü söz söylememek etik davranışlarına örnek gösterilebilir. Bir kavramı tam anlayabilmek için onun etimoloji kökenini iyi bilmek gerekir. Gazali bir kelimenin hakikatini öğrenmek istiyorsan onu yarmalısın der. Yani etimolojisini öğrenirsek ancak sağlıklı sonuçlara varabiliriz. Etik terimi Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen ''ethos'' sözcüğünden türemiştir.   Genellikle Türkçeye 'ahlak' olarak çevirisi yapılsa da bu yanlıştır çünkü etik kavramı ahlakı da içine alan genel bir terimdir. Şimdi etik olduğunu bildiğimiz bir davranışın sırf etik olduğu için uyguladığımız zaman etiğe uygun davranmış olur muyuz sorusuna gelebiliriz. Örneğin; yalan söylememek etik bir davranış olarak tasvir edebiliriz. Her zaman doğruyu söylemek bazen toplum için infiallere neden olabilir. Gerektiği yerde özellikle yönetim alnında