MEMLEKETİMİN RENKLERİ 'BİR BAŞKADIR'


Toplumun kılcal damarlarına nüfuz eden bir dizi üzerine düşünmek ve kültür-sanat gelişimine katkı bulunmak amacıyla bir yorum getirmek artık benim için bir elzemdir. Yaşadığımız muhit, etkileşimde bulunduğumuz çevre ve hayata dokunmak açısından bizi kendimizle yüzleştirme cesareti sağlayan 'bir başkadır' yapıtı son derece önem arz ediyor. 

Sınıfsallıktan ötürü 'öteki' hâle gelen her ferdin feryadını işitmek zorundayız. Yoksa  bunun faturası yalnızca bireyi değil topluma sirayet etmesi kaçınılmazdır. Seküler bir ailede doğan bir kişi Paris'i, Roma'yı ve Lizbon'u gezerken kendi yaşadığı ülkesinde  Anadolu'nun ücra bir köyüne gitmemesi, kendi insanına yabancılaşması başka bir trejedidir. 

Üstten bakma ve önyargılı bilincin körelttiği çevreler kadar kişisel haklarından mahrum kalanların hikayesi gözler önünde daha çok anlam kazanıyor. Konuşmak ve yazmak belki de tüm meseleyi, sorunları kolayca çözüme kavuşturmayacaktır ama bilinçli bir vatandaşı yetiştireceği malûmdur. Hukuk ve adalet çözüm için birincil mercii olacaktır. Yoksul kesim hâlâ kendi haklarını bilmemekte ve sigortasız bir hayata razı olmaktadır. 'Bir başkadır' da Meryem'i sadece başörtüsü üzerinden tartışmak doğru olmayacaktır. Meryem aynı zamanda sigortasız bir temizlikçidir.

Herkesin bir yara izi ve yüzleşme çabası var. Farklı hayatlar, farklı inanışlar ve farklı düşünceler içinde cereyan eden ve bir zaman sonra birbirine değen yaşantılar olduğunda sorun gözler önüne çıkıyor. Yıllardır kanayan yaramıza çözüm ani olamaz bu ancak ve ancak süreç içinde çözülecektir yada daha çok çatlayıp derinleşecektir. 

Türkiye, modern dünyanın getirdiği buhranı hiç şüphesiz barındırmaktadır. Şehirli ile taşralı uçurumu bariz bir tartışma konusudur. Yabancı kalmakta ve sıradanlaşmaktadır. Meryem'im giyimine yabancı, İmam'ın danışılmasına dudak bükücü, Yasin'in agresifine olağan, Ruhiye'nin tecavüze uğramasına sessiz, Hilmi'nin yalnızlığına kayıtsız ve Engelli kesime vurdumduymaz gibi davranmak en önemli sorunumuzdur. 

Kendimizle yüzleşme cesareti sergileyemezsek bunun sonuçları toplumu felaketlere sürecektir. Çatlaklar derinleşecek ve milletçe yaşama hayal olarak kalacaktır. Seküler toplumun taşrayı tanımaması taşranın da şehirli hayatını bilmemesi bir çıkmaza yol açmaktadır. Aslında bir dilemma ya entegre hayatlar kuracağız, başkasına önyargılı bakmayacağız ve ötekileştirmeyeceğiz ya da uçuruma doğru yol alacağız. 

Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

VANİTAS VANİTATUM HOMO

HİÇLİK ÜZERİNE DERSLER

HAYAT FAZLASIYLA CİDDİYET İSTER

İNSAN ULAŞAMADIĞI HEDEFİN HAYALLERİYLE YAŞAR

NEREYE GİDERSEM GİDEYİM ORADA BENİ YAKALAYIVERİR HÜZÜN

DİPLOMALI STATÜ GEVEZELİĞİ

ETİK DAVRANIŞLARI ÜZERİNE SAPTAMALAR