VANİTAS VANİTATUM HOMO

İçim içime sığmaz.
Hiçbir zaman da sığmadı.
Daha gökyüzünün tüm ihtişamını görmeden kendi kalbimin karanlığa olan teslimiyetini gördüm.
Yüzleşmeye çalıştığım şey benden ötekisi , berisi falan değildi ta kendimdim.
Ulaşmaya çabaladığım sonsuzluğun gizemini ellerimle bükmekti.
Siyah katran uçsuzluğun ve tutuklu olduğum her şeyin kalbimde olduğunu altıncı hislerimle anlayabiliyordum.
Yazdıklarım benim vücud bulmuş hâlimdi.
 O yüzden karamsarlık kokuyor bakışlarım, sözlerim ve kalemim.
İçimi sarmalayan mavi bir denizin ferahlığı değil göz kapaklarımın kara bulutumsu bir çerçevesiydi.
Adımlarım umut vaad etmiyor.
Yerin karanlığına doğru olan yolculuğum bunu gösteriyordu.
Adresim gömülü olan hendeğe yani evime ulaşmaya çalışmaktı.
Soluduğum hava lavanta kokusu değil çürümüş ceset kokusuydu.
Her şeyin bir çaresi yok. Olmayacak.
En azından bu dünyada olmayacak.
Doğduğum andan itibaren dünyam küçülüyor ve küçülecek. Bir tabuta sığacak kadar küçülecek.
Hiçbir şey tatmin etmedi belki toprak tatmin edecek.
Yüzüstü kalışım korkutmuyor beni günyüzü görmesem de olur.
İsyana ve inkâra teslim olmuş biri değilim aksine teslim olanlara doğmuş bir muhalefetim.
Rehavet nedir bilmiyorum.
Kafamdaki savaşı bitirebilmiş değilim.
Ne olduğumu bulmaya çalışıyorum.
Ben hiçim. Aslında herkes bir hiç ama kimse bunun farkında değil.
Hiçliklerin hiçi insandır. (Vanitas Vanitatum Homo)

Yorumlar

EN ÇOK OKUNANLAR

HİÇLİK ÜZERİNE DERSLER

HAYAT FAZLASIYLA CİDDİYET İSTER

İNSAN ULAŞAMADIĞI HEDEFİN HAYALLERİYLE YAŞAR

NEREYE GİDERSEM GİDEYİM ORADA BENİ YAKALAYIVERİR HÜZÜN

DİPLOMALI STATÜ GEVEZELİĞİ

ETİK DAVRANIŞLARI ÜZERİNE SAPTAMALAR